KILLJOY MAGAZINE
Yakın zaman için ana teması mutluluk üzerine olan şeyler üretip bunları insanlarla paylaşabileceğim bir site kurmayı hedefliyorum. Şeyler diyorum çünkü sadece resim değil birçok düşünce dolaşıyor zihnimde. Gelecek hedefi olarak ise ilk sırada bahsettiğim animasyon projemi hayata geçirip kurduğum bu dünyanın kapısından herkesi içeriye davet edebilmek.
1. Öncelikleee okurlarımıza şuan neler yaptığını, nelerle uğraştığını sanatına nasıl başladığını kısaca anlatır mısın?
2. Tarzını/Sanatını nasıl tanımlıyorsun?
3. Bir akımdan etkileniyor musun? Hangi tekniklerden yararlanıyorsun?
4. Hangi ekipmanları/malzemeleri kullanıyorsun? Dijitali mi Gelenekseli mi tercih ediyorsun eserlerinde?
5. Vee son olarak bir hedefin var mı sanatınla alakalı varsa bize biraz bahseder misin?
Şuan henüz yolun başlarında bir sanat öğrencisi olduğum için önceliği elbette derslerime veriyorum ancak onun haricinde devamlı olarak çizerek ve notlar alarak fikir sandığımı doldurmaya çalışıyorum. Şuan arda kalan zamanlarımın neredeyse tümünde storyboard kısmıyla ilgilendiğim minik bir animasyon projem var. Ne zaman sonlanıp ortaya çıkacağı konusunda açıkçası kendimde bir fikir sahibi değilim ancak bunun için acele ettiğimi de söyleyemem. Geçen her yeni gün nasıl bana yenilikler katıyorsa bende bunları hikayem üzerine aktarmaya çalışıyorum ve bu bağlamda beraber büyüyüp olgunlaşmış oluyoruz. Benim için sanatı büyülü kılan özelliklerinden biride ilk fırça darbesini atarken sizi tam olarak nereye savuracağından ve hangi büyülü dünyalara kapılar açacağını asla kestirememek. Bu bağlamda hayatın kendi gidişatıyla ilintili ama üzüntüleri bile renklere büründürecek kadar büyülü bir keşif olduğunu söyleyebilirim. Resim yapmaya ise tam bu noktada çocukluğumda başladım sanırım. Annem her gece bana ve kız kardeşime küçük eskizler yaparak masallar anlatırdı, ondan gelen bir alışkanlıkla okuduğum bütün masalları sinematografik görseller halinde gözlerimin önüne getirip kağıda dökmeye çalıştım. O günlerden beri bunu bir alışkanlık haline getirdim ve dünyayı sürekli akıp giden çizgi film kareleri gibi görerek bunları kendi bakışımla kağıda taşımaya çalışıyorum.
Henüz olgunlaşma sürecinde olduğumu düşünsemde masal tanımına dahil etmek istiyorum. Uçan, kaçan gidilemeyen ve henüz keşfedilmemiş diyarlardan gelen karakterler, hayatın içinde ama dışında bir yerlerden.
Bunu daha önce düşünmemiştim açıkcası ama her zaman hayranlık duyarak peşinden gitmeye çalıştığım resimleri düşünerek bu soruyu sembolizm akımı diyerek cevaplandırabilirim. Teknik olarak izlediğim tekdüze bir yol yok aslında herşey o gün masaya oturduğumda hislerimin belirlediği teknikler ve malzemelerle gelişiyor.
Ekipmanlar sürekli çeşitlilik gösteriyor ama genelde ana rolleri suluboya ve mürekkep üstleniyor. Aslında geleneksel yöntemlerin benim açımdan dijital ortamdan çok başka bir noktada duruyor. Fırçayı elime aldığımda sihirli bir değnek tutuyormuşçasına mutlu hissediyorum mesela. Elbette dijitali sunduğu birçok kolaylıklar sayesinde seviyor ve kullanıyorum ancak sıralandırma yapacak olursam boya kokusu her zaman önde gelecektir.



Subjective lines;
Saliha İclal GÜNERGÖK
Şubat 10
Subjective Lines'ın Şubat 10 konuğu Saliha İclal GÜNERGÖK, bize 'hayatın içinde ama dışında' çizgilerinden bahsetti.